Baküs (Bacchus) veya Dionisos (Dionysos) genelde bir bereket ve bitki tanrısı olmakla birlikte, temelde bir şarap tanrısıdır. Dionysos bağ bozumu tanrısı olarak da bilinir. Dionisos şenlikleri dört mevsimde de kutlanmıştır; ama en önemlisi bağbozumu şenlikleri olmuştur. “Doğuş efsanesine göre on iki Olympos tanrısından biri olan Tanrı Dionisos(Baküs) Zeus ve Semele'nin oğludur ve Zeus’un baldırından doğar.” Roma’da Baküs (Bacchus) olarak bilinen şarap tanrısı, eski Yunan’da Dionysos, eski Mısır tanrılarında da Osiris’in karşılığıdır.
Baküs, şarabın sarhoş ediciliğini değil, sosyal ve faydalı etkilerini temsil eder. “Sembolü olan asma ağacı gibi ölüp yeniden doğar, haz ve acı arasında iki uçta gider gelir. Medeniyetin destekçisi ve barış aşığıdır.” Bütün efsaneleri bir tek motif üstüne kuruludur: tepki ve direnç. Dionisos kültü, Hıristiyanlık dinini de doğrudan etkilemiştir. “Dionisos'a tapanlar ölmüş ataları, yaşayan nesil ve topluluğun gelecekteki üyeleri arasındaki gizemci birlikteliğin bilincinde yaşarlardı.”
“Baküs kültü, genç Baküs’ün oniki Titanca parçalara ayrılması ve öldürülen tanrının Minerva tarafından kalbinin kurtarılıp tekrar dirilmesinin sağlanması alegorisi tarafından biçimlenir. Baküs’ün kalbi rasyonel ruhun ölümsüz merkezidir. Baküs, aşağı dünyanın rasyonel ruhunu temsil eder. Baküs hal; rasyonel ruhun kendini bilme hali içindeki birliğini işaret eder; titan hal ise rasyonel ruhun evrene dağılmış, dolayısıyla kendi özsel birliğine dair bilincini yitirmiş çeşitliliğini gösterir.”
Orfeus, Mısır’a gidip inisiye olduktan sonra dönüp kendi dinini öğretirken, Mısırlı rahiplerin yöntemini kullanarak öğretisini var olan inançlar üzerine (Baküs) kurar. Bunun sonucu olarak, Zeus dini ve Dionisos kültü çıkar. “Bu öğretiye göre, tüm tanrıların en büyüğü olan Zeus, tüm evrenin kendisinden var olduğu Tanrıdır. Güneş tanrısı olan Apollon, ışıktır ve tanrısal nurdur. Dionisos ise, onun oğlu, yani tezahür etmiş İlahi Kelamdır. İnsanlar, Dionisos'dan birer parçadır. İnisiyeler ise, insanoğlunun Hermes(rehber)'leridir.” Bilindiği üzere “İman, görünmeyen veya örtülü şeylerin gerçekliğine olan güçlü inanç demektir.” Yüce yaradana inanç, tüm gizem kültlerinin ortak paydasıdır. Kadim sistemlerin çoğu kendinden büyük bir güce bir şekilde inanmayan bir inisiye adayı ile yola çıkmamıştır.
İnisiyasyon törenleri müzik ve dans eşliğinde, her zaman ölüm ve yeniden yaşama dönüşün uygulamasıdır. Bu törenlerde çok sayıda aktör rol almaktadır. Bu törenler olası en çarpıcı biçimde canlandırılmıştır. Öğretide inisiye, iki meşale taşırdı, bunlar akıl ve sezgidir(madde ve mana). “İnisiye, katılaşmış kavramların kelepçelerinden özgürleşmiştir. Çoğunlukla ilginç etkinliklere sahne olan vaftiz uygulaması, suyla olduğu gibi ateşle de uygulanmıştır.” Gizem topluluklarının toplantıları, birlikte yenilen yemeklere göre adlandırılırdı. Dionisos, Demeter ve İsis kültlerinde bir tür dinsel takvim düzeni bulunmaktaydı. Bu takvim düzenine göre gerçekleştirilen mevsimsel festivaller, bağbozumu ve tahıl, ekim, hasat zamanı ile yakından bağlantılı olan eski törenlerden miras kalmıştır.
“Baküs gizem okulları’nın erginleme törenlerinde Baküs rolünü aday oynardı. Titanlar kılığındaki rahipler, adayın üzerine oturur, aday sembolik olarak öldürülür, sonra büyük bir sevinçle hayata döndürülürdü. Baküs gizemleri iki dereceye ayrılmıştı ve üç yılda bir düzenlenirdi. İnisiyeler, Baküs için adledilen mersin, sarmaşık bitkilerinden yapılmış bir taç giyerlerdi. O, 25 Aralık’ta bir bakireden doğmuş, insanlığın iyiliği için büyük mucizeler gerçekleştirmiş (suyu şaraba çevirmiş)(sıradan insanımsıdan “gerçek insan” yaratmış), muzafferane alayda bir eşeğe binmiş, Titanlar tarafından öldürülmüş, 25 Martta yeniden dirilmiş ve ondan hep kurtarıcı olarak bahsedilmiştir. (Tüm bunlar çok tanıdık gelmekte) Baküs, bir tür solar enerji sembolüdür.”
Uzun ve yorucu çalışmalardan sonra bir sofra çevresinde bir araya gelinmesinin ve belirli kurallara uyarak hep birlikte yiyip içilmesinin tarihi eski Mısır’a “Işığın oğulları”’na, eski Yunan’a Dionisos işçilerinin şenliklerine kadar uzanır. Bu sofralarda egemen olan etken sevgi ve bilgeliğin birlikteliği ve elbirliği ile çalışmaktır.
Dionisos adına düzenlenen şenlikler, topluluk üyelerinin gündelik yaşamın döngüsünün dışına çıkmaları için bir fırsat oluşturmuştur. Daha büyük bir birliğin, dört elementin ve beş duyunun üzerine çıkabilmek, günlük yaşam kargaşasından sıyrılıp kendi aynasında kendini, çevresinde ve doğada evreni görebilmesi için kısa duraklar sunmuştur. Sevgi ve bilgeliğin birlikteliği önemsenmiştir. Kadınlarla erkeklerin birlikte katıldıkları Baküs(Bacchus) ayinleri, zamanla şekle takılıp özünü fazla koruyamamıştır; sonraları tarih tekerrür etmiş, Roma tarafından büyük bir tehdit olarak görülmüş ve yasadışı ilân edilmiştir.
“Bilgeliğin dudakları anlamayan kulaklara kapalıdır.” Kybalion
Bakınız - Elfler
Baküs, şarabın sarhoş ediciliğini değil, sosyal ve faydalı etkilerini temsil eder. “Sembolü olan asma ağacı gibi ölüp yeniden doğar, haz ve acı arasında iki uçta gider gelir. Medeniyetin destekçisi ve barış aşığıdır.” Bütün efsaneleri bir tek motif üstüne kuruludur: tepki ve direnç. Dionisos kültü, Hıristiyanlık dinini de doğrudan etkilemiştir. “Dionisos'a tapanlar ölmüş ataları, yaşayan nesil ve topluluğun gelecekteki üyeleri arasındaki gizemci birlikteliğin bilincinde yaşarlardı.”
“Baküs kültü, genç Baküs’ün oniki Titanca parçalara ayrılması ve öldürülen tanrının Minerva tarafından kalbinin kurtarılıp tekrar dirilmesinin sağlanması alegorisi tarafından biçimlenir. Baküs’ün kalbi rasyonel ruhun ölümsüz merkezidir. Baküs, aşağı dünyanın rasyonel ruhunu temsil eder. Baküs hal; rasyonel ruhun kendini bilme hali içindeki birliğini işaret eder; titan hal ise rasyonel ruhun evrene dağılmış, dolayısıyla kendi özsel birliğine dair bilincini yitirmiş çeşitliliğini gösterir.”
Orfeus, Mısır’a gidip inisiye olduktan sonra dönüp kendi dinini öğretirken, Mısırlı rahiplerin yöntemini kullanarak öğretisini var olan inançlar üzerine (Baküs) kurar. Bunun sonucu olarak, Zeus dini ve Dionisos kültü çıkar. “Bu öğretiye göre, tüm tanrıların en büyüğü olan Zeus, tüm evrenin kendisinden var olduğu Tanrıdır. Güneş tanrısı olan Apollon, ışıktır ve tanrısal nurdur. Dionisos ise, onun oğlu, yani tezahür etmiş İlahi Kelamdır. İnsanlar, Dionisos'dan birer parçadır. İnisiyeler ise, insanoğlunun Hermes(rehber)'leridir.” Bilindiği üzere “İman, görünmeyen veya örtülü şeylerin gerçekliğine olan güçlü inanç demektir.” Yüce yaradana inanç, tüm gizem kültlerinin ortak paydasıdır. Kadim sistemlerin çoğu kendinden büyük bir güce bir şekilde inanmayan bir inisiye adayı ile yola çıkmamıştır.
İnisiyasyon törenleri müzik ve dans eşliğinde, her zaman ölüm ve yeniden yaşama dönüşün uygulamasıdır. Bu törenlerde çok sayıda aktör rol almaktadır. Bu törenler olası en çarpıcı biçimde canlandırılmıştır. Öğretide inisiye, iki meşale taşırdı, bunlar akıl ve sezgidir(madde ve mana). “İnisiye, katılaşmış kavramların kelepçelerinden özgürleşmiştir. Çoğunlukla ilginç etkinliklere sahne olan vaftiz uygulaması, suyla olduğu gibi ateşle de uygulanmıştır.” Gizem topluluklarının toplantıları, birlikte yenilen yemeklere göre adlandırılırdı. Dionisos, Demeter ve İsis kültlerinde bir tür dinsel takvim düzeni bulunmaktaydı. Bu takvim düzenine göre gerçekleştirilen mevsimsel festivaller, bağbozumu ve tahıl, ekim, hasat zamanı ile yakından bağlantılı olan eski törenlerden miras kalmıştır.
“Baküs gizem okulları’nın erginleme törenlerinde Baküs rolünü aday oynardı. Titanlar kılığındaki rahipler, adayın üzerine oturur, aday sembolik olarak öldürülür, sonra büyük bir sevinçle hayata döndürülürdü. Baküs gizemleri iki dereceye ayrılmıştı ve üç yılda bir düzenlenirdi. İnisiyeler, Baküs için adledilen mersin, sarmaşık bitkilerinden yapılmış bir taç giyerlerdi. O, 25 Aralık’ta bir bakireden doğmuş, insanlığın iyiliği için büyük mucizeler gerçekleştirmiş (suyu şaraba çevirmiş)(sıradan insanımsıdan “gerçek insan” yaratmış), muzafferane alayda bir eşeğe binmiş, Titanlar tarafından öldürülmüş, 25 Martta yeniden dirilmiş ve ondan hep kurtarıcı olarak bahsedilmiştir. (Tüm bunlar çok tanıdık gelmekte) Baküs, bir tür solar enerji sembolüdür.”
Uzun ve yorucu çalışmalardan sonra bir sofra çevresinde bir araya gelinmesinin ve belirli kurallara uyarak hep birlikte yiyip içilmesinin tarihi eski Mısır’a “Işığın oğulları”’na, eski Yunan’a Dionisos işçilerinin şenliklerine kadar uzanır. Bu sofralarda egemen olan etken sevgi ve bilgeliğin birlikteliği ve elbirliği ile çalışmaktır.
Dionisos adına düzenlenen şenlikler, topluluk üyelerinin gündelik yaşamın döngüsünün dışına çıkmaları için bir fırsat oluşturmuştur. Daha büyük bir birliğin, dört elementin ve beş duyunun üzerine çıkabilmek, günlük yaşam kargaşasından sıyrılıp kendi aynasında kendini, çevresinde ve doğada evreni görebilmesi için kısa duraklar sunmuştur. Sevgi ve bilgeliğin birlikteliği önemsenmiştir. Kadınlarla erkeklerin birlikte katıldıkları Baküs(Bacchus) ayinleri, zamanla şekle takılıp özünü fazla koruyamamıştır; sonraları tarih tekerrür etmiş, Roma tarafından büyük bir tehdit olarak görülmüş ve yasadışı ilân edilmiştir.
“Bilgeliğin dudakları anlamayan kulaklara kapalıdır.” Kybalion
Bakınız - Elfler
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder